Yoksulluk nafakası ödenme şeklini taraflar anlaşarak belirleyebilir ve hâkimin anlaşmayı onaylamasıyla, anlaşmadaki şekilde ödeme yapılır. Eşler arasında böyle bir anlaşma yapılmaması veya anlaşma yapılmasına rağmen hakim tarafından onaylanmaması durumunda ödeme biçimini hakim belirler. Hâkim, yoksulluk nafakasının toptan (sermaye şeklinde, bir defada) veya durumun gereklerine göre irat biçiminde (belirli devrelerde) ödenmesine karar verilebilir (TMK. m.176/I). Hâkim ödeme biçimini; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını, ödeme güçlerini ve isteklerinin göz önünde bulundurarak belirlemelidir. Yargıtay bir kararında, nafaka yükümlüsünün aylık maaş karşılığında çalışması ve başka malvarlığının bulunmamasını dikkate alınarak, nafakanın toptan olarak değil, aylık irat şeklinde ödenmesine hükmedilmesi gerekeceği yönünde karar vermiştir. Öğretide yer alan bir görüş, nafakasının belirli zamanlarda ve “nakit” ödenmekle beraber, mutlaka para olmasının şart olmadığı, nafakanın “ayın” olarak da ödenebileceği yönündedir. Yoksulluk nafakası, boşanma davası ile talep edilmesi halinde, boşanma kararının kesinleştiği tarih nafakanın başlangıç tarihidir. Nafakanın sonra başka bir dava ile talep edilmesi, miktarın artırılması veya azaltılmasına ilişkin talepleri içeren davanın açılması halinde ise, nafaka başlangıç tarihi dava tarihidir. Yoksulluk nafakasına faiz başlangıç tarihi, yerleşik içtihatlar uyarınca boşanma ilamının kesinleşme tarihidir.

Taraflar yoksulluk nafakasının ödenmemesi hususunda anlaşmışlar ve anlaşma hakim tarafından uygun bulunarak kesinleşmiş ise daha sonra yoksulluk nafakası talep edilemez. Anlaşmalı boşanmada her nasılsa yoksulluk nafakasına ilişkin hiçbir belirleme yapılmaması ve hâkimin dikkatinde kaçması halinde kararın kesinleşmesinden itibaren bir yıl süreyle yoksulluk nafakası istenebilmelidir. Yargıtay ise aksi yönde karar vererek, tarafların anlaşmalı boşanmada yoksulluk nafakasına ilişkin her hangi bir talepte bulunmamasını, davacının o tarihte yoksulluğa düşmediğine ilişkin kesin hüküm oluşturduğunu kabul etmiştir. Karar öğretide, eşin yoksulluğa ilişkin olarak talepte bulunmamasının o an için yoksulluğa düşmediğine karine olabilecekken, bu karine kesin karine niteliğinde olmadığı, yoksulluk nafakasının amacı ve hakkaniyet düşüncesine aykırılığı sebebiyle eleştirilmektedir.

*** YİĞİT Elif, “Yoksulluk Nafakası”, SÜAMYOD., C. 5, S. 1, 2022, s. 1-37.

#

No responses yet

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir