Mal paylaşımı, boşanmanın gerçekleşmesinden sonra paylaşıma tabi malların eşit bir şekilde paylaşılması esasına dayanmaktadır. Mal paylaşımı davası, boşanma davası ile aynı anda açıldığı takdirde mal paylaşımı davasının görülebilmesi için boşanma davasının sonuçlanması beklenmektedir. Yani, önce boşanma davası yargılaması yapılmakta ve boşanma kararı kesinleştikten sonra mal paylaşımı davası görülmeye başlanmaktadır. Boşanma ile eşler arasındaki mevcut mal rejimi sona erdiğinde mal rejimi de zorunlu olarak tasfiye edilmemekte, mal paylaşımı yapılabilmesi için mutlaka usulüne uygun dava açılmış olması aranmaktadır
4271 sayılı Türk Medeni Kanunu 01.01.2002’de yürürlüğe girmiş olup bu tarihten önce, eski Medeni Kanun zamanında evlenen kişilerin tabi olduğu kurallar tamamen farklıdır. 01.01.2002’den önceki dönem yürürlükte olan Kanuna göre evlilik birliği içerisinde satın alınan mallar kimin üzerine kayıtlıysa mal ona ait sayılmaktadır. Yani, yasal olarak mal ayrılığı rejimi geçerlidir.
01.01.2002’de yürürlüğe giren 4271 sayılı Türk Medeni Kanunu ise edinilmiş mallara katılma rejimini yasal mal rejimi olarak kabul etmiş olup evlilik birliği içerisinde elde edilen tüm mallar kural olarak yarı yarıya eşit bir şekilde paylaşıma konu edilmektedir. Bu durumun istisnaları da mevcuttur.
Hem eski Kanun döneminde hem de günümüzde geçerli olan kurallara göre evlenmeden önce edinilen mallar kimin üzerine kayıtlıysa onun kişisel malı sayılmakta ve mal paylaşımına konu edilmemektedir.
Mal paylaşımı davasında görevli mahkeme aile mahkemesidir. Mal paylaşımı davası açılırken mutlaka belirsiz alacak davası olarak açılması gerekmektedir. Boşanma kararının kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıl içerisinde bu dava açılmalıdır. Dava süresince eşin mal kaçırmasını önlemek amacıyla davaya konu olan mallara ihtiyati tedbir kararı konulabilmektedir.